Yeni doğan bebekler, zihinleri boş bir şekilde dünyaya gelmezler. Ağlamak, vurmak, öksürmek, emmek gibi bazı refleksleri vardır. Emme refleksiyle birlikte de bebek annesini emmeye başlar, meme ucu uyarılır ve süt salgılanmasıyla birlikte de emziklik dönemi başlar. Bu dönem boyunca anne ve bebek bir aradadır. Bu durum anne ve bebek arasında bağ kurulmasının ve güven duygusunun oluşmasının yollarından birisidir. Bebek sadece besin ihtiyacını karşılamaz, aynı zamanda annesi ile sosyal ve fizyolojik bir etkileşim halindedir. İlk 4-6 ay tek başına anne sütü ile beslenmenin önerildiği bebeklik döneminde 6 ayın sonunda ek besinlere başlanarak bu süreç meme (anne sütü) ve ek besin şeklinde 2 yıla kadar uzatılabilir. Böylece, ilk yaş döneminden itibaren de emme refleksinden, çiğneme ve kendi kendine yeme becerisine geçiş dönemi olarak bahsedilebilir.
İlk yaşın sonuna doğru bebek kendi kendine yemek, bir şeyler içmek için istekli hale gelmeye başlar. Bu süreçte uygun yiyecekler çocuklara verilerek onların kendi kendilerine yeme becerileri desteklenmelidir. Böylece, 2 yaşından itibaren yavaş yavaş bağımsızlığını ilan etmeye başlayan, çevresini keşfetme konusunda daha meraklı hale gelen bebeklerin, memeye olan ilgilerinde azalma gözlemlenebilir. Emecekleri zaman, emmek için annenin yanına ya da kucağına gelseler bile memede çok daha kısa süre kalabilirler ya da memedeyken odaklarını memeye vermek yerine çevrelerine verebilirler. Bu tür sinyaller, bebeklerin memeyi bırakmak için hazır olduklarının bir göstergesidir. Bebeğin hazır olduğunun fark edildiği zamanlarda, onu memeden kesmek için bebeğin memede kalma süreleri bilinçli olarak kısaltılabilir, emme zamanlarına farklı rutinler eklenerek bebeğin memeden daha çok uzaklaşması sağlanabilir. Örneğin, çocuğun emmeyi isteyebileceği zamanlarda ona bir parça meyve gibi başka bir uyaran sunarak, onun odağını memeden uzaklaştırabilirsiniz. Memeden kesmeye karar verdiğiniz bu dönemde, gün içerisinde dışarı çıkmak, parka gitmek, banyo rutini oluşturmak gibi aktiviteler de çocukların odaklarını çevreye vermelerine yardımcı olabilir. Tüm bu süreçte, bebeğinizle yumuşak bir ses tonuyla, gülümseyen bir yüz ifadesiyle bu konuda iletişime geçmeniz de bebeğinizin bu süreci anlamlandırmasına yardımcı olacaktır. Bebeğinize onun artık büyüdüğünü, memeden süt içmek yerine artık onun kendi kendine yemek yiyor olmasını desteklediğinizi ifade edebilirsiniz.
Eğer bebeğinizin geceleri ya da uykuya dalmadan hemen önce emme gibi bir rutini varsa ve bu rutine olan ilgi ve isteği azalmadıysa, önce gün içerisindeki emme sürelerini kısaltarak bu sürece başlamak çok daha kolay olacaktır. Uyku öncesi ve gece emmelerini önce azaltmak sonra kesmek için bu zamanlara göre farklı rutinler oluşturabilirsiniz. Uyku zamanından önce çocuğunun çevresini sakin bir hale getirerek (televizyonu kapatarak, gündüzse perdeleri kapatarak, geceyse ışıkları kısarak, çevresindeki oyuncak sayısını azaltarak) ona uyku zamanın geldiği mesajını verebilirsiniz. Daha sonra kısa bir banyo rutini, kısık sesle konuşmak, bebeğinize masaj yapmak, ona kitap okumak, onunla uyuyacağı alanda vakit geçirmek onu uykuyu tam anlamıyla hazırlayacağından bebeğiniz meme konusunda ısrarcı olmadan uykuya dalabilir. Gece uyandığında ise, bebeğinizi sakinleştirmek için ona sarılmak, alçak sesle konuşmak ve bebeğinizin kolaylıkla memeye ulaşamayacağı kıyafetlerle onun yanına gitmek bu konuda yardımcı olabilir. Eğer bebeğinizin hazır olmadığını hissediyor ama siz bebeğinizi memeden kesmek istiyorsanız, sabırlı olmalı ve birden memeyi kesmemeye özen göstermemelisiniz. Anne kendini hazır hissediyor olsa bile, önce bebeğinizi bu sürece hazırlamak, önceliğinizi meme emme sıklığını azaltmaya vermek ve daha sonra memeyi kesmek gibi bir sıralama izlemek bu süreci bebeğiniz için daha az zorlayıcı ve stresli hale getirebilir.
Bebeğiniz meme konusunda ısrarcı olmaya devam ediyorsa ve memeden kesilmeye hazır değilse bebeğinizi “meme artık yok, meme gitti” gibi söylemlerle kandırmak, meme ucuna yara bandı yapıştırmak, meme ucunu boyamak, bebek meme istediğinde bebeğe memenin acıdığını söylemek ya da bebeğe meme istediği için kızmak sadece onun strese girmesine ve bu süreci zor atlatmasına sebep olacaktır. Bunlara ek olarak, bu süreçte bebeğiniz için stresli olabilecek herhangi bir hastalık, diş çıkartmak, bebeğin yeni bir ortama alışması, annenin işe başlaması gibi başka bir durum olmadığından emin olmanız hem sizin hem de bebeğiniz için yararlı olabilir. Stres kaynaklarını azaltarak bu dönemi rahat geçirmeye odaklanabilirsiniz.
En önemlisi, bu dönemde bebeğinize sık sık sarılmayı, şefkat göstermeyi ve onunla daha fazla fiziksel temas kurarak ona olan sevginizi göstermeyi ihmal etmezseniz, bu süreç hem bebeğiniz hem de sizin için daha az stresli olacaktır. Unutmayın, onların dünyasında en iyi ilaç, en iyi teselli sevgidir. Bebeğinize olan sevginizi, ilginizi, desteğinizi ona gösterdiğiniz zaman, bebeğiniz için yaşamın her dönemi çok daha kolay geçecektir.